23 Mayıs 2017 Salı

SARDUNYA

Evdeki aletler sinirlerim gibi teker teker bozuluyordu. Çamaşır makinem iki mevsimde bir yıkadığım beyaz asıllı gri perdelerimi yıkarken bana postayı koymuş, buzdolabım ise alıp başını giden kilolarım için tavanından sebzeliklere doğru şıp şıp ağlıyordu. Ben ağlamıyordum. Tuhaf bir tik geliştirmiştim, sıkıldıkça buzdolabının kapısını açıp damlaları sayıyordum. Şıp! 68! Şıp! 69! Baktım olmayacak, azıcık yaşama bağlanayım bari diye balkonuma çiçek diktim; biri beyaz biri kırmızı iki çardak gülü ve bir sıklamen sardunya. Maşallah dediğim üç gün yaşadığı için güller haftasına soldu. Ayrıca hava da Mayıs görünümlü Aralık'a döndüğü için çiçeklerin bana "durdun durdun kış günü bizi niye diktin?" diye titreyerek baktıklarını hissettim. Mevsimleri karıştırmışlardı haklı olarak. Ama sardunya onlara benzemedi işte!Bir sarıldı bir tutundu rüzgara, yağmura, saksıya, pencerenin demirlerine, ziyaretine gelen kediye, bugünlerde sürekli dışarı hava üfleyip duran bana, su vermeyi unuttuğum günlere, su vermeyi unuttuğum günler yüzünden aniden üzerine aşırı serptiğim suya, hemen sağındaki çam ağacına, sadece öğlene kadar bahçemize uğrayan güneşe...Tutundu da tutundu!

Ben tutunmadım! Canımı sıkan bir sürü şey vardı. Çünkü bir sürü can sıkıcı şey vardı. Mesela yolda yürürken yerde, üzerinde ismim yazılı olan bir tez bulmak istiyordum. Sabah işe giderken çantamın asılı bulunduğu askıda konsantrasyonumun da asılı bulunmasını hayal ediyordum. El yapımı elektrik motoru gibi zar zor bir araya getirdiğim konsantrasyonumu kısa kesen bütün her şeye de dünyadaki en büyük düşmanımmış gibi davranıyordum. Biri saati sorsa" git burdaaaan!!" diye bağırasım geliyordu. Sahip olduğum bütün roller hayalimde bir birine kafa göz dalıyordu. Evlat olan ben, kardeş olan benim saçını çekiyor, arkadaş olan ben bir diğer bana nanik yapıyor, hoca gibimsi ve öğrenci gibimsi olan iki ben ise halay çekiyordu. Bir de distopya vardı,o zaten hep fondaydı hiç değişmiyordu. Neyse işte ben tutunmadım hiç birşeye! Ama o sardunyanın, o sıklamen sardunyanın bana, hayata, bir avuç saksı toprağına olan inadı da acayip hoşuma gidiyordu.