19 Ekim 2014 Pazar

CEZALI ÇOCUK

Sarışın bir çocuk vardı kapının önünde kardeşine küsen...Sarı kafasını kaşıyıp duruyordu. Saçları karıştıkça aklı daha çok karışıyordu. Kimse onun aslında kardeşine değil annesiyle babasına küs olduğunu bilmiyordu. Tek küsebildiği kadeşiydi madem o da daha çok, daha çok küsmeliydi ona. Hayat bazı çocuklar için ağırlaştırılmış müebbet gibiydi, görüş günleri avluda baba ile geçirilen...Havada nefis bir sonbahar güneşi asılıydı. Küçük kardeşin "unicorn" biçimli devasa balonuna neredeyse kuşlar değecekti. Çocuğun avlusundan gelip geçen kuşlar...Sarılmalar kucaklaşmalar oldu, onu zorla küçük kardeşe itmeler. Küçük kardeşi bacağına sarıldı, boyu oraya yetiyordu. Küçük kıza baktı, henüz çok küçük ve salaktı, gerçekte niye küssün ki ona...Keşke iki kardeşi barıştırdığından emin olan baba, arabasına atlayıp çekip gitmeden önce ona da sarılmayı akıl etseydi. Kendi kendine verdiği çocukluk müebbeti iyi hallerden azalırdı belki çocuğun...

- Hadi gidelim abi...
- Gidelim, balonunu düzgün tut patlatacaksın salak!
- Salak deme bana!
- Tamam hadi yürü...

Bu kez itişmeden evlerine girdiler...

Hiç yorum yok: