11 Ocak 2014 Cumartesi

DURAKTA...

Sıhhiye'de Beytepe durağının önündeki banklarda bir adam oturur. Hayat saçıyla sakalı arasına karışmış gibi dursa da, yine saçıyla sakalı arasından bakar hayata...Ne görür, nasıl görünürüz gözüne hep merak ederim, hiç bilemem...

Geçenlerde servisi kaçırdım ve okul otobüsünü yakalamak için Sıhhiye'deki durağa gittim. Saat sabahın 8 buçuğu, hava tam bir Ankara ayazı...Öğrenciliği hatırlamak ve öğrencilik halini anlamak için iyi bir deneyim yaşatır insana bu durak. İp gibi dizildik de dizildik Sıhhiye köprüsünün üzerine...Sıranın sonu, önce az gerideki büfeye oradan da sonsuzluğa doğru aktı. Görmez olduk sıranın sonunu bir süre sonra...15 dakikaya filan yüzüm dondu, 20. dakikanın sonunda hangi akla hizmet parmaksız eldiven giydim diye içimden küfrettim kendime. Don neticesinde kar gelinliği giymiş gibi görünen ağaçlara ilişti gözüm, bir süre de onları izleyerek oyalandım. Bakış ve görüş alanımı soğuktan iyice atkımın arasına sıkıştırdım ve bir süre sonra sadece önümdeki çocuğun kapşonunu görmeye başladım. Buarada yarım saat geçti henüz, tam konforsuz ayakta bineceğimizi bildiğimiz otobüsü büyük bir ümitle beklerken...

Derken...
Tam solumda bankta oturan biri olduğunu farkettim. Başından beri oradaydı aslında ama ben kafamı soğuktan sağa sola çeviremediğim için, sadece orada biri olduğunu hissediyordum. Kafamı biraz o tarafa çevirmeye çalıştım...Bir adamın bankta oturup, gazete okuduğunu ve çekirdek çitlediğini farkettim. Bu soğukta bankta oturup gazete okuyup çekirdek çitleyebilecek tek adamın, o orada her zaman gördüğüm adam olabileceğini düşünerek, kafamı bi gayret tam olarak banka çevirdim. Ta kendisiydi... Yarım saattir orada sıcacık bir odada, çıtır çıtır şöminenin başında oturuyormuş edasıyla, elindeki gazeteyi pazar günü rehavetiyle evirip çevirip tüm ciddiyetiyle okuyor, cebinden de avuç avuç çekirdek çıkarıp çitleyip çitleyip üfürüyordu kabukları. Bizim çok soğuk bir havada bir durakta yarım saatten fazla otobüs beklediğimiz gerçeği kadar onun bahsettiğim şömineli, sıcak odasında, pufidik koltuklar üzerinde dizlerinde battaniyesi elinde çayı ve çekirdeği başka bir gerçeklik yaşadığına yemin edebilirim...Bazen aynı resim içinde farklı gerçeklikler yaşanabilir pek tabi ki...Benim gerçekliğim eksi 5 derece olduğu için, bu seferde kafam sol tarafa tam dönmüş şekilde bu adamda takılı kaldı. Ben onu izledim bir süre, "rahatsız olacak bakmiim" dedikçe kafamı döndürmek daha da güçleşiyordu ama ben onun çok umrunda değildim zaten... Olsa olsa biz şöminenin üzerinde asılı duran, toplumcu gerçekçi bir ressamın yaptığı "durakta otobüs bekleyenler" isimli bir tabloyduk onun için...Her zaman orada duruyorduk gazete keyfini bozup bakmaya ne gerek vardı?...

Otobüs tam 45 dakika sonra geldi...Adamın cebindeki çekirdek hiç bitmedi...Benim burnum tam olarak dondu...Beynimin içinde sorgulamar sorgulamalar oldu...İşte böyle bir sabahtı!

Hiç yorum yok: